Hepimiz hayatımızın bir döneminde kalbimizin hızla çarptığını, nefesimizin sıklaştığını ve zihnimizin olasılıklarla dolup taştığını hissetmişizdir. Bu anlarda deneyimlediğimiz şey genellikle kaygı ya da korkudur.
Okulların açılması, yalnızca çocuklar için değil ebeveynler için de stresli bir süreçtir. Yeni düzen, akademik beklentiler, çocukların uyum süreci ve günlük sorumlulukların artması ebeveynlerin kaygı düzeyini yükseltir.
Okulun ilk günleri çocuklar için heyecan verici olduğu kadar kaygı verici de olabilir. Yeni öğretmenler, arkadaş çevresi ve düzen, çocuklarda belirsizlik yaratır.
Beslenme yalnızca fiziksel sağlığı değil, aynı zamanda ruh sağlığını da doğrudan etkiler. Araştırmalar, yeme alışkanlıkları ile psikolojik denge arasında güçlü bir bağ olduğunu göstermektedir.
Uyku, yalnızca bedenin dinlenmesini sağlamaz; aynı zamanda zihinsel sağlığın korunmasında da kritik rol oynar. Araştırmalar, düzenli ve kaliteli uyku alışkanlıklarının ruh sağlığını, hafızayı ve duygusal dengeyi doğrudan etkilediğini göstermektedir.
Okulların açılması birçok çocuk için heyecan verici olsa da, aynı zamanda kaygı, uyum zorluğu ve stres gibi duyguları da beraberinde getirebilir. Yeni öğretmenler, arkadaşlar ve ders programı çocuklarda belirsizlik hissi yaratır.
Hiç kendinizi, aynı konuyu defalarca zihninizde döndürüp dururken yakaladınız mı? Bir konuşmayı günler sonra bile yeniden hatırlayıp “keşke şöyle deseydim” dediğiniz oldu mu? Hiç kendinizi, aynı konuyu defalarca zihninizde döndürüp dururken yakaladınız mı?
Bir sabah uyanırsınız ve zihniniz daha güne başlamadan çoktan çalışmaya başlamıştır. Belki gördüğünüz rüyanın etkisi ile, belki bugünün getirileri ve planlamaları ile düşüncelere boğulan bir zihin. Ne giyeceğim? Bugün yapılacaklar listesinde neler vardı?
Çift terapisi, partnerler arasındaki iletişim sorunlarını çözmek, güveni yeniden inşa etmek ve ilişkiyi daha sağlıklı bir zemine oturtmak için kullanılan profesyonel bir terapi yöntemidir.
Depresyon, kişinin hem zihinsel hem de fiziksel sağlığını etkileyen ciddi bir ruhsal bozukluktur. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre depresyon, dünya genelinde 300 milyondan fazla insanı etkilemektedir.
Evlilik, hayatımızın en önemli dönüm noktalarından biridir. Ancak düğün hazırlıkları, davetiyeler veya balayı planları kadar önemli olan bir konu var: psikolojik hazırlık.
Günümüzde online terapi, psikolojik destek almak isteyenlerin en çok tercih ettiği yöntemlerden biri haline geldi. Pandemiyle hızlanan dijital dönüşüm, artık danışanların psikoloğa gitmek için fiziksel bir ofise ihtiyaç duymadığı bir dönemi başlattı.
Kaliteli bir uyku, hem zihinsel hem de fiziksel
sağlığın temelidir. Uykuya dalmakta zorlanıyorsanız veya gece boyunca sık sık
uyanıyorsanız, aşağıdaki uyku hijyeni önerileri günlük rutininizi
iyileştirmenize yardımcı olabilir:
Stresi genellikle yoğun iş temposu, sınav kaygısı veya yaşam zorluklarıyla ilişkilendiririz. Ancak stres yalnızca ruh hâlimizi değil; bedenimizi de sessizce etkiler.
Bazı insanlar hayatın zorluklarına rağmen güçlü, umutlu ve mutlu kalabilir. Peki bunun sırrı nedir? Araştırmalar gösteriyor ki mutluluk, yalnızca şansa veya koşullara bağlı değil.
Bir bebek sahibi olmak sadece fiziksel olarak değil, duygusal ve zihinsel olarak da büyük bir değişikliği beraberinde getirir. Bebek sahibi olmayı düşünen ebeveyn adayları ise yaşanacak bu değişikliğe gerçekten hazır olup olmadıklarını merak ederler.
“Ben yapamam”, “Söz hakkı bana düşmez” ya da “Kendimi yetersiz hissediyorum” gibi düşünceler seni de zaman zaman ele geçiriyor mu?
Her sabah gözlerini açar açmaz "Ya kötü bir şey olursa?" düşüncesiyle uyanıyor musun? Her olasılığı kontrol etmeye çalışırken zihnin yorgun mu düşüyor?
Ergenlik, çocuğun hem bedensel hem de zihinsel olarak hızla değiştiği, kimlik arayışına girdiği zorlu bir dönemdir.
“Keşke öyle yapmasaydım...”
“Neden o zaman farklı davranmadım ki?”
“Ya o kararı vermeseydim, şimdi her şey çok farklı olurdu...”
Modern dünyada uykusuzluk, neredeyse bir norm haline geldi. Kimimiz “akşam yastığa başımı koyuyorum ama uyuyamıyorum” derken, kimimiz gecenin bir yarısı aniden uyanıp tekrar uykuya dalamamaktan şikâyetçi.
Narsist kişilik yapısına sahip biriyle ilişki kurmak, duygusal ve psikolojik açıdan oldukça yıpratıcı olabilir. İster romantik ilişkide, ister aile bağlarında, isterse iş ortamında olsun;
Bazen sebepsiz yere kalbin çarpar. İçin daralır, nefesin yetmezmiş gibi olur. “Bir şey olacak” hissi gelip yerleşir içine, ama ne olacağını sen de bilmezsin.
Birçok insan için "hayır" demek zor, hatta imkânsız hale gelebiliyor. Çocukluktan itibaren öğretilen “kibar ol, başkalarını üzme, yardımsever ol” gibi değerler, kimi zaman kendi sınırlarımızı yok saymamıza neden olabiliyor.
Boşanma, yalnızca iki yetişkinin yollarını ayırması değil, aynı zamanda çocuklar için de hayatlarını kökten değiştiren bir kırılma noktasıdır.
Günümüzde bireylerin duygusal ve zihinsel sağlığını etkileyen birçok faktör arasında toksik manipülasyon, çoğu zaman fark edilmeden hayatımıza giren ve yavaş yavaş kişilik bütünlüğümüzü zedeleyen ciddi bir sorundur.
Ekonomik sorunlar, toplumların sosyal yapısını derinden etkilerken bireylerin psikolojik bütünlüğünü de tehdit etmektedir. Gelir kaybı, işsizlik, artan borçlar, temel ihtiyaçlara ulaşma güçlüğü gibi durumlar yalnızca maddi değil;
Açlık ve tokluk, günlük yaşantımızda sıkça deneyimlediğimiz doğal süreçlerdir. Ancak bu süreçlerin arkasında yalnızca mide değil, beyin tarafından yönetilen karmaşık sinirsel ve hormonal mekanizmalar yer alır.
Günümüz iş dünyasında değişim hızı ve rekabetin yoğunluğu çalışanların ruh sağlığı üzerinde doğrudan etkili olmaktadır.
Kaygı, insanın hayatta kalmasını sağlayan temel duygulardan biridir. Ancak bazen bu duygu, tehlike ya da tehdit olmadığı hallerde bile sürekli olarak ortaya çıkabilir.
Liselere Geçiş Sistemi (LGS), öğrenciler için sınavdan öte bir "dönüşüm" sürecidir. Aylara yayılan hazırlıklar, denemeler ve hedefler şimdi yerini meraka ve yeni bir döneme hazırlığa bırakıyor.
Sosyal medya, hayatlarımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Instagram, TikTok, X (eski adıyla Twitter) ve Facebook gibi platformlar
Cinsel yaşam, bireyin hem psikolojik hem de fiziksel sağlığının ayrılmaz bir parçasıdır. Ancak toplumda hâlâ bir tabu olarak görüldüğü için, cinsel sorunlar çoğunlukla gizlenir ya da ertelenir.
Modern dünyada birçok kişi, fiziksel olarak dinlenmiş olsa bile bitkin hissederek güne başlıyor. Sabah kalktığınızda enerjiniz tükenmiş gibi mi hissediyorsunuz?
Dijital çağda çocukların ekranlarla tanışma yaşı neredeyse bebekliğe kadar indi. Tablet, telefon, televizyon ve bilgisayarlar hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Ancak bu teknolojik dönüşüm, beraberinde yeni soruları da getirdi:
Son dönemde art arda yaşanan depremler, sadece sarsıntının hissedildiği bölgelerde değil, ülke genelinde birçok bireyde ciddi bir deprem kaygısı oluşmasına neden oldu.
Kriz anlarında etkili iletişim sadece bilgi aktarımını değil, aynı zamanda duygusal tepkilerin yönetilmesini de içerir.
Bazen hayatın en karanlık köşelerinde, duygular hiç umulmadık biçimde şekillenir. Bir kurbanın, onu rehin alan kişiye sevgi duyması, onu savunması ve hatta onun için endişelenmesi... İlk bakışta mantıksız, tuhaf hatta delilik gibi görünebilir. Ama psikoloji bilimi bu durumun bir adı olduğunu söylüyor: Stockholm Sendromu.
Gün içinde kaç kere ellerimizi yıkıyoruz, evi havalandırıyoruz ya da yüzeyleri siliyoruz? Temizlik, sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez bir alışkanlık.
Hayatta bazen öyle anlar gelir ki insanın iç dünyası o anda kalakalır. Bir kaza, doğal afet, ani bir kayıp, şiddet ya da savaş gibi travmatik olaylar.
